Konda Araştırma Genel Müdürü Aydın Erdem, şu anda yurttaşın birinci gündeminin ekonomi olduğunu vurgulayarak, “AKP seçmenleri ekonomi yönetiminden memnun değil. Beklediği rahatlamayı göremedi. Enflasyon artışlarından duyulan rahatsızlık oldukça yüksek seviyelerde” dedi.
2016’da Türkler ile Kürtler arasındaki kutuplaşma çok üst seviyesindeyken, şu anda Erdoğan yanlıları ile Erdoğan karşıtları arasındaki bir toplumsal gerilimden endişe duyma halinin olduğunu belirten Aydın Erdem ile seçime giderken seçmenlerin tutumunu konuştuk.
“TOPLUMUN YÖNÜNÜ BATI”
– Ekonomik kriz ya da sosyal hayata yapılan müdahaleler seçmenleri nasıl etkiliyor?
Son dönemde gördüğümüz siyasetten bir kopuş bir soğuma da var. Son 15 yılda toplumun eğitim, modernleşme, kadına bakış gibi konularda modernleştiğini görüyoruz. Eğitime talep artıyor. Ama diğer yandan siyasi partileri de bu haritaya koyduğumuzda siyasi parti tercih edenlerin oranı azalıyor. Toplum yönünü Batıya çevirirken, ufalan seçmen hep aynı yerde kalıyor. İnsanlar siyasetten uzaklaşıyor. Siyasi kutuplaşma insanları kolay kolay bir tarafa çekemiyor. Erdoğan oyunu muhafaza etmiş olabilir ama AKP’nin oyu muazzam azaldı.
– Peki ekonomi…
Ekonomi seçim tercihini belirleyen en yukarıdaki kriterlerden biri. Biz araştırmalar kapsamında gelecek üç ayda ekonomik kriz, kendi hayatınızda ekonomik zorluk bekliyor musunuz diye soruyoruz? AKP’lilerin ekonomik kriz beklentisi yüzde 40, CHP’lilerin beklentisi yüzde 80 oluyor. Ekonomik kriz beklentisi artıyorsa AKP’lilerde de CHP’lilerde de artıyor. O yüzden Erdoğan diğer bileşenlerle hareket etti. Erdoğan’nın seçmeniyle olan duygusal bağını insanların ekonomik durumu kolay kolay kıramıyor.
“İLIŞKİ ÖYLE KOLAY KOPMUYOR”
– Seçmen partisinden hangi durumda kopar?
Senin partin aday çıkarmazsa kime oy verirsin? dediğimizde de AKP seçmeni Erdoğan karşısında alternatif görmüyor. Kendi partime o vermem, kararsız kalırım diyor. Kutuplaşmanın yoğun olduğu toplumlarda A kutbundan B kutbuna geçmek çok zor oluyor. Oyunu A kutbunun çeperinden başka bir partiye verebiliyor. Yeniden Refah Partisi ve MHP’nin geçen seçimde o artırması çok ilginç ve beklenmedik bir şeydi. Erdoğan’nın Kürtler için daha fazla ötekileştirici bir söylem kullanması halinde Kürt oyları Ekrem İmamoğlu’na kayabilir. DEM parti seçmeni çok stratejik hareket eden bir seçmen. Çok hızlı şekilde seçmenlerine dokunup oyunu şuna vereceksiniz diyebiliyor. Değer partilerden farkı bu. Gelecek günlerde ne yapacaklar çok önemli. Bizim memlekette oy çok önemli. Bir bireyin siyasete katılmasının tek yolu. AKP’de lider bağlılığı çok ön planda. İlişki öyle kolay kopmuyor.
ERDOĞAN’A YOĞUN GÖNÜL BAĞI VAR
– Yine de AKP’nin son seçimde oyu azaldı…
Mayıs seçimlerinden sonra doların fırlayacağını herkes biliyordu. AKP seçmeni de biliyordu. Ekonomiyi düzeltecek diye vermediler, daha iyi bir seçenek olmadığı için verdiler.
Mayıs seçimlerinden sonra Konda Barometresi için derin görüşmeler yaptık. Erdoğan’a oy vermiş 20 kişiyle ve Kılıçdaroğlu’na oy vermiş 20 kişiyle derin görüşmeler yaptık. Kılıçdaroğlu taraftarlarında dağınık ve çok zayıf bir bağ var. Beğenmiyorum ama yine de veriyorum diyordu. Ama Erdoğan seçmeninde yoğun gönül bağı var. Erdoğan’ı çok sıkı takip edip söylemlerini içselleştiriyorlar.
İNSANLARIN SİYASETLE İLİŞKİSİ ÇOK ZAYIFLADI
– Son seçimlerden sonra seçmen siyasete küstü yani?
Oldu tabi. Hiç ölçmediğimiz kadar parti tercihi vermeyen bir kitle gördük. Biz bugün önüne sandık gelse oyunu kime vereceksin diye soruyoruz. Sorduğumuz her iki kişiden biri kararsızdı. Hiçbir seçimde böyle bir şeyle karşılaşmadık. O kararsızlık hali siyasetten uzak durma hali sayılara da yansıdı. Daha önceden oturup siyasetin her şeyini konuşan didik didik eden kişi son seçimlerinden sonra artık ben uğraşamam onarla falan diyor. İnsanların siyasetle ilişkisi çok zayıfladı.
ENFLASYONDAN RAHATSIZLAR
– Hangi partiden bu kararsızlar?
Kararsızlardaki artış her iki tarafta da görülüyor. Muhalif seçmenler seçimden yaşanan başarısızlık ve seçim sonrası yaşanan tartışmalar yüzünden yaka silktiler. Erdoğan ve AKP’ye oy verenler de ekonomi yönetiminin iyi olmaması nedeniyle kararsızlığa döndüler. Oylarının karşılığını ekonomide görmediler. Ekonomik iyileşme henüz yok. Vatandaş henüz durumdan memnun değil. Enflasyon artışlarından duyulan rahatsızlık oldukça yüksek seviyelerde.
İMAMOĞLU İYİ BİR STRATEJİ İZLİYOR
– Herkesin gündeminde İstanbul var, nasıl bir sonuçla karşılaşabiliriz?
Ekrem bey kendini partilerden bağımsız konumlandırıyor. Bu iyi bir strateji. Ekrem İmamoğlu muhalefet seçmeninde bir etki üretiyor ve muhalif partiler arasındaki tartışmalardan ayrı bir strateji izleyerek kendi akvaryumundaki kararsız seçmenleri kendi tarafına çekebilir. İktidar tarafındaki kararsızlar için ise ekonomik kırılganlıklar yüksek, onlar biraz daha sandığa gitmeyecek gibi görünebilirler ama Cumhurbaşkanı Erdoğan daha sahneye çıkacak konuşacak son bir hafta nasıl bir kart ortaya çıkaracak, ona bakmak gerekiyor. Kentsel dönüşümle ilgili bir proje çıkarabilir.
İstanbul’daki insanların yüzde 92’si devletin desteği olmadan ben evimi yenileyemem diyor. Bu çok kilit bir nokta. Erdoğan bunu kullanabilir. Erdoğan’nın kalesi ev kadınları… Mesela kararsız bir ev kadını şu anda kocasının kazandığı para ev giderlerine yetmiyor. Çocuğunu özel okula gönderirken enflasyon yükselince çocuğunu devlet okuluna göndermiş. Kapısına gidiyoruz kime o vereceksin diyoruz kararsızım diyor. Ama önüne sandığı koyduğunuzda yine oyunu Erdoğan’a verecek mesela. Kararsız seçmen kolay vazgeçmiyor partisinden.
Seçimlerden sonra büyük olasılıkla CHP konuşacağız.
BÜTÜN LİDERLER İÇİN BİR SINAV
– Neden?
İmamoğlu kazansa da kazanmasa da İmamoğlu ve CHP diye bir konu başlığı olacak hepimizin. İmamoğlu kazanırsa İmamoğlu önümüzdeki yıllarda artık Erdoğan’nın karşısındaki figürdür. CHP için de muhalif seçmen için de ayrı bir hikaye başlıyordur. Kaybederse de orada da kendini ne kadar var edeceği de tartışılır. Herkesin konsantrasyonu İstanbul. Bütün liderler için bir sınavdır. Genel bir oy düşüklüğü ya da bir iki ilin kaybı Özgür beyi de tartışılmasını neden olur.
İmamoğlu tekrar İstanbul’u kazanırsa bu sefer merkezi yönetimin kaynakları kesmesi zor olacak. Çünkü bir basınç olacak.
VATANDAŞIN BİRİNCİ GÜNDEMİ EKONOMİ
– Yaptığınız araştırmalarda vatandaşın birinci gündemi nedir?
Ekonomi. Kimse ekonomi demeden ikinci maddeye geçmiyor. Deprem çok ciddi sorun olarak gözükür oldu.
KUTUPLAŞMAYA DİRENİYORUZ
– Türkiye şu anda hangi alanda kutuplaşıyor?
2016’da Türkler ile Kürtler arasındaki kutuplaşma çok üst seviyesindeyken. Şu anda Erdoğan yanlıları ile Erdoğan karşıtları arasındaki bir toplumsal gerilimden endişe duyma hali var, dindarlarla ve laikler arasında var… Radikal sekülerlerle radikal dindarların sayısal olarak ufak çapta büyüdüğünü görüyoruz. Erdoğan yanlılarıyla modernler arasında da var kutuplaşma. Türkiye için nitelik kolay değil ama nicelik daha hızlı değişiyor. Bu ülke insanı Güney Kore ya da Çin olmak istemiyor Norveç olmak istiyor. Müslüman ülkelere benzemek istemiyor. Yüzde 70 Avrupa diyor. Yüzde 20 de hiçbir yere benzemek istemiyor.
– Bu kutuplaşmayı nasıl okumak lazım?
Esasen kutuplaşmaya direnme olarak okuyorum. Siyasetin söylemi son 10 yıldır kutuplaşma ve negatif kimliklenme üzerine olduğunu düşünürsek buna rağmen hâlâ toplumun yarısının kutuplaşmadığını gözlemliyorsak bu ülkenin, siyasilerin kutuplaştırma gayretine direndiğini gösteriyor. Muhafazakarlarla muhafazakar olmayan arasında yüksek gerginlik yok çünkü bir harmanlanma var. Artık onların mahallesi bizim mahallemiz diye pek bir şey kalmadı. Toplumun iki kutbu gibi görünen kitle beraber yaşıyor.